İstanbul semalarında kaybolan baloncu

Paylaşın:

İnsanoğlunun çok-çok eski devirlerden beridir kuşlar gibi uçabilmenin yollarını aradığı, bunun için de pek çok deneme yapıldığı da bilinmektedir. Yunan mitolojisinde İkarus, Gazneliler döneminde Nişaburlu Cevheri, Osmanlı döneminde 1600’lü yıllarda Hezarfen Ahmet Çelebi ve Lagari Hasan Çelebi en bilinen örnekleridir.   

On sekizinci yüzyıla gelindiğinde uçmak için yeni bir yöntem keşfedilir; sıcak hava balonları…

İLK DENEME İLK FİYASKO

İlk denemeyi Brezilyalı bir keşişin yaptığı söylenir. Bartholomew Gusmao (ö. 1724) adındaki bu adam 1720’de, Portekiz’e geldiğinde kral V. John (ö. 1750)’un izniyle saraya bitişik bir yerde balon üretir. Balon, kuyruklu ve kanatlı bir kuş biçimindedir. Tek yapabildiği şey yerden yükselmektir. Majestelerinin huzurunda deneme yapmak ister. Muazzam bir seyirci kalabalığı önünde yanan ateşin verdiği sıcak havayla balon biraz yükselir. Ancak bir evin çatı pervazlarını tutuşturunca patlayıp düşer.

Engizisyon, Bartholomew’un hayallerini yok etmişti.

Bartholomew yeni bir deney yapmayı teklif eder ancak yaptığı işin şeytanla işbirliği yapmak olduğuna karar veren Engizisyon tarafından tutuklanmak istenir. Adamcağız canını kurtarmak için el yazmalarını yakarak bir süre saklanır. Sonra kılık değiştirerek İspanya’ya kaçar. O kadar çok korkmuştu ki yatağa düşer. Bir süre sonra hastanede öldüğünde 39 yaşındadır.

Joseph ve Etienne Mongolfier kardeşlerin 1782’de Fransa’nın Annonay köyünde gerçekleştirdikleri uçuş başarılı olur. Balon 450 metre kadar yükselerek 10 dakikada 1,5 millik mesafe kateder.

Mongolfier kardeşlerin ilk uçuşu

Bu uçuş insansız olarak yapılmıştır. Bu başarı üzerine deneyler hızlanır, önce içinde bir koyun ve bir horoz, sonra bir insanın olduğu balonlar havalandırırlır. Bu uçuşlarda balonlar yere iple sımsıkı bağlıdır.

Yere bağlı olmadan yapılan ilk uçuş 1783 Kasımında gerçekleştirilir. Jean François Pilatre de Rozier ve Marki d’Arlandes adlı iki kafadar yün ve saman yakarak sıcak hava sağlayarak yükseldikleri balonlarının yerden bağlantısını keserler. Paris’in 915 metre kadar üzerinde 25 dakika kadar uçup 9 kilometre kadar bir alanı dolaştılar. Bu olay önce  Paris’te sonra bütün dünyada bir balon çılgınlığını başlatır. Bir süre sonra eğlencenin yanısıra faydalı işlerde de kullanılabileceğinin farkına varılır.

Jean François Pilatre de Rozier balon kazasında ölmüştü.

1793’de balonla Londra’dan Paris’e gönderilen bir mektup, güvercin dışında hava yoluyla giden ilk mesaj olur. Uzak mesafelere mektup gönderildiğine göre insan veya kargo da göndermenin yolları aranır.

Amerika iç savaşında düşmanı gözetlemekte balon kullanılır. Faydası ispatlanınca hemen her ordu bu yöntemi kullanır. Öyle ki 1915 yılındaki Çanakkale Savaşında İngiliz ve Fransızlar Gelibolu yarımadası üzerinde uçurdukları balonlarla Türk mevzilerini gözetlerler. O yıllarda Türk ordusunun elinde bir tek balon olduğu ve boğazda Yuşa tepesinden havalandırılarak Karadeniz çıkışındaki Rus donanmasını gözetlediği bilinmektedir.

İSTANBUL’da İLK BALON

Osmanlı batıdaki her türlü teknik gelişmeyi anında takip ediyor ve onu ülkeye adapte etmenin yollarını arıyordu. Bunları uygulayanları ya İstanbul’a davet edip çalışma imkanları veriyorlar veya yurt dışına eleman gönderip kabiliyetli insanların yanında yetişmelerine gayret ediyorlardı. Balon tecrübeleri başladığında da aynı süreç yaşanmıştı.

İstanbul’da ilk balon uçuşunun Sultan I. Abdülhamid (ö. 1789) devrinde yapıldığı söylenir. İranlı bir baloncu ile iki Türk bostancıbaşı, Topkapı Sarayı’ndan havalanarak Bursa’ya kadar giderler.

Aynı yıl Osmanlının Polonya elçisi İbrahim Paşa da balon uçuşlarıyla yakından ilgilenmişti. Paşa, ünlü Fransız baloncu Jean-Pierre Blanchard (ö. 1809)’ı Varşova’ya davet etmiş ve onun gözetiminde bir uçuş denemesine bizzat katılmıştı.

Sultan III. Selim devrinde ise Mühendishane-i Berri Hümayun halifelerinden ingiliz asıllı mühtedi Selim Efendi 1802 yılında insansız olarak üç balon uçuşu gerçekleştirmişti.

Uçuşlar sırasında zaman zaman yaşanan kazalar da oluyordu. Polonya asıllı İtalyan baloncu Count Francesco Zambeccari (ö. 1812)’nin İtalya’dan başlattığı uçuş, Osmanlı hâkimiyetindeki Bosna semalarında kazayla sonuçlanmıştı. Gökten bir insanın düştüğünü gören halk neye uğradıklarını anlayamamışlar, bunu bir kıyamet alameti olarak kabul etmişlerdi.

KOMASGİ’nin SERENCAMI

İstanbul’da yapılan balon uçuşlarının en meşhuru 1844 yılında ve Sultan Abdülmecid Han zamanında yapılmıştır. Antonio Comaschi adındaki bir İtalyan, gerekli izinleri aldıktan sonra mekân olarak Haydarpaşa’da İbrahimağa Çayırı’nı seçer. Gösteri günü olarak tespit edilen 10 Haziran geldiğinde, devleti temsilen bir grup ile kalabalık bir halk topluluğu hazır olur. Bunlara, yabancı elçilik elemanları da katılır. Sultan Abdülmecid Han da bu ilginç denemeyi yerinde izlemek ister. Beylerbeyi sarayından bir faytonla Haydarpaşa Kasrı’na gelir. Muazzam kalabalığı kontrol etmek için Hassa askerleri sürekli devriye gezmektedir.

Comaschi bir süre sonra, önce rüzgârın yönünü tespit etmek için Ayrılık Çeşmesi’nden küçük bir balon uçurur. Sonra diğer balonun havasını basar. Padişahın görmesi için bir süre balonuna çeşitli manevralar yaptırarak kalktığı yere iner. Hemen ardından huzura çıkar ve yazdığı mektubu Sultan’a arz eder. Mektup bir dilekçedir ve ikinci bir denemenin daha yapılabilmesi için izin istemektedir.

Bu arada halka, şair İzzet Molla’nın yazdığı bir şiir dağıtılmaktadır. Şiirin son beyti şu şöyledir:

“Sâyesinde 12 burcu görüp izzet dedim,
Hân Mecîd’in şânı çıksın göklere bâlon ile…”

Comaschi işini bitirince balonun sepetine girer. Saatler tam 10.00’u gösterirken ipler çözülür ve yavaşça havalanır. Bu sırada Comaschi halkın üzerine çiçekler atmaktadır. Önce kuzeye doğru gider. Sonra tam tersi güneye yönelir. Heybeliada ve Büyükada arasında deniz yüzeyine kadar alçalıp havalanır. Rüzgâr onu Yalova istikametine sürükler. Havada dört saat kaldıktan sonra Karamürsel’de Pazarköy üzerine varınca burada inmek isterse de başaramaz. Ancak yakınlardaki Demircideresi mevkiinde yere inebilir.

Comaschi, balonunu bir ağaca bağlayarak hemen Pazarköy’e gidip elindeki izin kâğıdını gösterir. O gece köyde misafir edilir. Ertesi günü köyden gelen kırk kişinin yardımıyla balonunu toparlar ve Yalova’ya gider. Buradan bir tekne ile 11 Temmuz 1844 perşembe günü İstanbul’a ulaşabilir. Baloncu, ikinci uçuşunu Taksim’den yapacağını ilan eder. Ancak şiddetli rüzgâr bunu birkaç kere ertelemesine sebep olur. Nihayet, Eylül 1844’e rastlayan Ramazan Bayramı’nın üçüncü günü saat 11.00’de Taksim Meydanı’ndan havalanır. Önce İstanbul üzerinde biraz dolanır. Sonra Yeşilköy civarındaki Safraköyü’ne (Sefaköy) sağ salim inerse de burada balonunu bağlayacak bir ağaç bulamadığından alelacele barutçu başının konağına giderek haber verir. Rüzgarla sürüklenen balon, barutçubaşının adamları tarafından tutularak içi boşaltılır ve baloncuya teslim edilir.

SON UÇUŞ

Comaschi üçüncü uçuşunu, Ağustos 1845’te padişahın kızkardeşi Adile Sultan’ın düğününde gerçekleştirir. Havalanmadan önce ineceği yerde kendisine yardımcı olunması için haberciler önceden gönderilir.

Comaschi son uçuşuna hazırlanıyor.

O gün sert bir poyraz esmesine rağmen kırmızı beyaz dilimli balon havalanır. Önce İstanbul üzerinde bir saat kadar dolanır. Daha sonra Marmara üzerinden güneye doğru yönelir ve gözden kaybolur.

Önceleri herkese normal gelen durum, Comaschi’den haber alınamayınca garip karşılanır. Sürüklenme ihtimali olan yerlere haberler uçurulur. Ancak aradan günler geçmesine rağmen bir haber alınamaz…

Onu havada en son gören balıkçıların ifadesine göre rüzgârın şiddetinden balon fıldır fıldır dönmektedir. Şöyle ya da böyle bir daha Comaschi’den haber alınamaz. Tam yedi gün sonra Ceridei Havadis şöyle yazar: “Zavallı Komaşki’den bu ana kadar bir haber gelmediğinden telef olduğu anlaşılıyor. O gün yanında bulunanların anlattığına göre baloncu yemeği az yiyerek bol içki içmiş. Sarhoş kafayla yanına eksik malzeme almış.

Sert rüzgarlarında etkisiyle ya denize çakıldı veya inemeyip dünyanın her hangi bir yerine düşmüş olabilir.”

Londra’da yayınlanan The Atheneaum gazetesi de balonun Tuna üzerinde görüldüğünü yazar. Ancak asparagas olduğu anlaşılır.[

Comaschi, bir dördüncü denemeyi halktan insanlarla yapmak istiyordu. Bunu özellikle İstanbul’un iki yakasını bir araya getirme derdinde olan Sultan’a gösterip balonla taşımacılığın bir vapur kadar güvenli olduğunu ispatlamak istiyordu.[

Bu olaydan 20 yıl sonra bir başkası, Amerikalı bir baloncu İstanbul’a gelince Comaschi tekrar hatırlanır. Gazeteler günlerce Comaschi’den ve akıbetinden bahsederler. Bu arada o günlerin âdetince Comaschi için tarih düşürülür:

“Söyledi mürgü kazâ cevri hevâda târîh
Kürre-i nâre çıkıp yandı Komasgî bu sefer.” (1260-1845)

Journal des Voyages, no: 362, 1884
The Athenaeum: Journal of English and Foreign Literature, Science, and the Fine Arts, No: 927, Londra-1845
The New World, Vol. IX, No:9, shf. 272, September, 28, 1844
Geçmişe Mazi Derler, Ahmet Sarbay, Kitapita, İstanbul-2020

Paylaşın:

Sevebilirsin...