Moğolları kim durdurdu?..

Paylaşın:

Moğol İmparatorluğu, insanlık tarihinin en büyük devletidir. Bu büyüklük sadece sınırlarının genişliğinden kaynaklanmaktadır. Çin Denizi’nden Ege Denizi’ne kadar olan muazzam coğrafyayı sel suları gibi ezip geçmelerine rağmen bir anda parlayıp bir anda sönmüşlerdir. Kuruluş ve yıkılışları 162 sene içinde (1206-1368) gerçekleşmiştir. Roma İmparatorluğu (MÖ 27-MS 395), Endülüs Sultanlığı (711-1492) ve Osmanlı Devletini (1299-1922) düşünecek olursak hakimiyet süreleri pek kısa sürmüş diyebiliriz.

Neden uzun soluklu olmadığı konusunda pek çok fikir ileri sürülmüştür. İşgal ettiği topraklarda vahşi davranmaları hatta yamyamlık yapmaları ve adaletle hükmedemedikleri gibi nedenlerle kalıcı olamadıkları hep söylenmiştir. Devletleri yıkılınca anavatanlarına geri dönemeyen moğollar diğer toplulukların arasında eriyip gitmişlerdir.

Moğollar neden tüm dünyayı istila edemedi?..
Tahta geçtikten sonra Cengiz adını alan Timuçin‘in kurduğu ordu başlangıçta moğollardan oluşuyordu. İstilalar başladıktan sonra Asyanın bütün toplumlarından insanlar orduya katılmışlardır.

Moğol saldırıları başladığında moğol kelimesi yerine tatar ismi kullanılıyordu. Bunlara Çinliler dada, avrupalılar tartar demişlerdir. Neden böyle anıldıkları hakkında kesin bilgi yoktur. Tarihçiler tatar adını Moğolların yanı sıra Moğol egemenliği altındaki Türk topluluklarını ifade etmek için de kullanmışlardır.

Askeri ve sivil yöneticilerin tamamı moğoldu ve sadece Cengiz’in kanunları uygulanırdı. Cengiz, ordusunu tamamen türk ordu gelenklerine göre yapılandırmıştı. Göçebe olmasına karşılık o dönemin modern savaş aletlerini de kullanıyorlardı. Kuşatmalarda koç başı ve mancınık yanlarında olurdu. Barutu nasıl kullanacaklarını muhtemelen Çinlilerden öğrenmişlerdi. İlk kuşattıkları şehirlerin surları çoğunlukla zayıftı. Duvarlar 4-5 metre kalın olmasına rağmen kerpiçti ve kolaylıkla delinebiliyordu. Mesela Cengiz’in halkıyla birlikte yok ettiği ilk Türk şehri olan Karabalgasun‘dan (Ordubalık) geriye kalanlar bunu göstermektedir.

Benediktin rahiplerinden Matthew Paris’in 13. yüzyılda kaleme aldığı vakayiname sinde (chronicle) moğollar böyle tasvir edilmişti.

Dönemin kaynaklarına göre Moğolları karşı konulamaz kılan şey akıl sınırlarını zorlayan vahşetleriydi. Ele geçirdikleri şehirleri tamamen yakıp yıkıyorlar, ahalisini çocuk kadın demeden öldürüyorlardı. Savaşlarda esir almıyorlar geride düşman bırakmamak için ele geçirdikleri düşman askerlerini infaz ediyorlardı. Bunun bir başka nedeni de muhtemelen ganimetten daha fazla pay almaktı. Mesela Orta Avrupada Liegnitz’deki savaşın ardından Moğollar, ölülerin sağ kulaklarını keserek -dokuz büyük çuval dolusu- ordugaha getirip karşılığında altın almışlardı. Bu ve benzeri uygulamalar öylesine korku salıyordu ki kimse karşılık verme cesaretini kendinde bulamıyordu. Ele geçirdikleri tonlarca altın ve kıymetli eşya her türlü yağmacı ve haydutun orduya katılmasına sebep oldu. Ortaya bir kaç milyona ulaşan dev bir ordu çıkmıştı. Sınırlar genişledikçe sahip oldukları savaş aletleri de büyüdü. Artık sağlam taşlarla inşa edilmiş şehir surlarını bile aşabilecek donanımdaydılar.

Onları başarılı kılan sadece yer götürmez süvariler değildi. Kuşattıkları şehirleri, içeriden buldukları hainlerle işbirliği yaparak ele geçiriyorlardı. Mesela 1258 tarihinde Bağdad’ı vezir İbn Alkami‘nin ihaneti sonucu ele geçirmişlerdi.

MOĞOLLARIN YOLUN SONUNA GELDİKLERİ NASIL ANLAŞILDI?..

Moğol ordusu 1241 yılında Liegnitz savaşında birleşik Avrupa ordusunu hezimete uğratmıştı.

Avrupa
Prens Batu komutasındaki Moğollar, Polonya ve Macaristan’daki savaşlarda Avrupa’nın neredeyse tüm şövalyelerini yok ettiler (1241). Ancak, Cengiz’den sonra tahta geçen oğlu Ögedey’ın ölümü, Batu’nun Moğolistan’a dönmesine sebep oldu. Aslında tek sebep bu değildi. Steplerde at koşturmaya alışık moğollar Avrupa ormanlarında, bataklıklarında ve yağışlı havasında hareket kabiliyetlerini kaybettiler, daha fazla ilerleyemediler.

Hindistan
Dünyanın bu bölgesinde Moğollara, gücünün zirvesindeki güçlü bir İslam devleti olan Delhi Sultanlığı karşı çıktı. İstilayı püskürtmekle kalmadı karşı saldırılara da başladı. Moğolları zorlayan sadece Delhi askerleri değil Hindistan’ın ormanlarla kaplı dağlık alanlarıydı. Kuzey Hindistan’ı harap etmeyi ve Delhi’nin başkentini yakmayı başardılarsa da geri çekilmek zorunda kaldılar.

Japonya
Moğol ordusu bir çırpıda Çin’i ve Kore’yi işgal ederek Asyanın doğu sahillerine ulaşmayı başarmıştı. Cengiz daha ileri gidememişti. Zira donanması yoktu. Torunu Kubilay Japonya’yı iki kez işgal etmeye çalıştı. 1274 yılında 37 bin, 1281 yılında 100 bin kişilik filoları sefere çıkardı.

Japonya’ya saldıran Moğol gemileri tayfunla parlanmış, binlerce asker ölmüştü.

Her iki seferde de Moğol gemilerini silip süpüren tayfunlar patlak verdi. Ülkeyi köleleştirmekten kurtaran bu güçlü kasırgalara Japonlar kamikaze (ilahi rüzgarlar) adını vermişlerdi.

Endonezya
Kubilay’ın fiyasko ile sonuçlanan ikinci denizaşırı seferi 1292 yılında Java adasına olmuştu. 20 bin kişilik Moğol donanmasının geldiğini gören Singhasari kralı Raden Wijaya kurnazca davranarak teslim oldu. Hemen ardından Moğolları, düşmanı olan Kediri kralı Jayakatwang‘a karşı birlikte sefer yapmaya ikna etti.

Kediri ülkesi yerle bir edildiğinde Singhasari savaşçıları beklenmedik bir şekilde müttefiklerine saldırdı. Moğolların çok azı gemilere binip kaçmayı başarabildi.

Suriye
Moğollar Irak’ı işgal ettikten sonra Suriye üzerine yürüdüler. Pekçok yeri yağmaladılar. Bu sırada Yedinci Haçlı Seferi (1248-1254)’ni püskürtmeyi başaran Memlük ordusu tarafından Filistin topraklarında bulunan Ayn Calut‘ta ağır bir hezimete uğratıldılar. Bu yenilgi Moğollar arasında iktidar mücadelesini tetikledi. Karşısındaki milletlere de mücadele için büyük moral verdi.

Anadolu
Orta asya bozkırlarına alışık olan Moğollar dağlık alanlarda çok zorlandılar. Bu nedenle önlerinden kaçan onbinlerce insan Anadolunun güneydoğusundaki dağlara sığındılar. Moğollar dağlık kesimlerde vakit kaybetmek istemediler.

Dalga dalga gelen avrupalı haçlılar nedeniyle yorgun düşen Anadolu Selçukluları Moğollar karşısında tutunamadılar. 1243 yılında Selçukluyu sıkıştırmak isteyen Hülagü Bizansla işbirliği yaptı. İmparator VIII. Michael kızı Maria Despina Palaiologina ile evlenmek istedi. Ancak prenses daha yoldayken Hülagü ölünce yeni hükümdar Abaka ile evlendi.

Moğollar sadece askeri değil, başka metodlara da başvurdular. Devlet içindeki rekabeti kızıştırdılar. Selçuklu şehzade ve devlet adamlarını birbirlerine düşürerek temizlediler. Bazılarını da yemeğe davet edip sofrada öldürdüler. Mevlana‘nın “Demedim mi?..” diye başlayan dokunaklı dizelerinin bunlardan birini anlattığı bilinmektedir.

Moğolların bu siyasetinin önündeki en büyük engel Mevlana’nın etrafına yaptığı sabır telkini idi. İşgalciler bundan hiç hoşlanmadılar. Normalde otoriter bir insan olan Mevlana, Şemsi Tebrizi ile tanıştıktan sonra değişmişti. Anadolu Türk insanını muhafaza ederek geleceğe taşımak istiyordu. “Moğollar bir süre sonra Anadolunun gündeminden çıkacak, sabredin ve kendinizi kırdırmayın” mealinde konuşarak provakasyonlara dikkat çekiyordu. Bu fikir ve aksiyon manevrası Moğolların işine gelmiyordu. Buna sebep olan Şemsi Tebrizi’yi, Mevlana’nın oğlunun da içinde olduğu bir provakasyonla ortadan kaldırdılar.

Gerek Mesnevi‘de ve gerekse Yunus Emre‘nin şiirlerinde fazla zayiata uğramadan milli varlığı geleceğe taşımak için şu mealde tavsiyeler görülür:
-Moğol idarecilerinden uzak durmak
-Moğol işbirlikçisi sahte din adamlarından uzak durmak
-Provakasyonlara karşı sabretmek

Nitekim bir süre sonra herşey tersine döndü. Hülagü’nün oğlu ve Abaka’nın kardeşi olan Teküdar Han tahta geçtiği gün müslüman olarak Ahmed adını aldı. Moğollar hızla müslümanlaştılar, çevrelerini sarmış olan nasturi, mecusi-mazdek artıklarını temizleyerek adeta Anadoluyu Osmanlıya hazırladılar.

KAYNAKLAR
The Mongols and the West 1221-1410, Peter Jackson, Harlow: Pearson Longman, 2005
The Mongol Warlords, David Nicolle, Publisher: Firebird, NY-1990
The Delhi Sultanate: A Political and Military History, Peter Jackson, NY-2003
The Empire of the Steppes: A History of Central Asia, Rene Grousset, New Brunswick, NJ-1970
Before Orientalism, Asian Peoples and Cultures in European Travel Writing 1245-1510, Kim M. Philips, University of Pennsylvania, Philedelphia-2014
Yunus Emre (Risâlâtü’l Nushiyye ve Dîvân), İstanbul-1965
Mesnevî-i Şerîf, Mevlânâ, Mütercim Süleymân Nahîfî, İstanbul-2009
El Kamil fi’t Târîh, İbnü’l Esîr, Beyrut-2012
Moğolların Gizli Tarihi, Tercüme: Ahmet Temir), Ankara-1948
Ebü’l Ferec Tarihi, Tercüme: Ömer Rıza Doğrul, Ankara-1987
Harezmşahlar Devleti Tarihi, İbrahim Kafesoğlu, Ankara-1953
Celalu’d Din Harizmşah ve Zamanı, Dr. Aydın Taneri, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara-1977
Reports of Mongol Cannibalism in the Thirteenth Century Latin Sources: Oriental Fact or Western Fiction?.., Discovering New Worlds, Editör: Scott D. Westrem, NY-1991
Medievel Cruelty, Daniel Baraz, NY-2003

Paylaşın:

Sevebilirsin...