Haçlı Seferlerinde Kim Kazandı?
Genel savaş tarihi çerçevesinde bakılacak olursa, Haçlı Seferleri batı için bütünüyle bir fiyasko olmuştur. Haçlı Seferlerinin Tarihi kitabının ünlü yazarı Steven Runciman‘ın ifadesiyle;
“Daha en başta Papa Urban 1095’teki ünlü vaazını verdiğinde Türkler boğaziçinden İstanbul’u seyrediyorlardı. Oysa Papa II. Pius son vaazını verirken Türkler Tuna kıyılarına yerleşmişlerdi.”
İlk seferlerden sonra Papalık makamının itibarı çok artmıştı. Ancak sonuncu sefer Papa’nın, Avignon’da dindaşları tarafından yaka paça hapse atılmasına sebep olur. Bundan sonra Haçlı kuvvetleri daha Avrupa’dan çıkmadan, Karadeniz ve Adriyatik denizi arasında durdurulmaya başlanır.
Haçlı seferlerinde en büyük zarar aslında kendi dindaşları olan Doğu Hıristiyanlarına çıkmıştı. 1204’de Doğu Hıristiyanlarının kutsal şehri Konstantinepolis (İstanbul) yağmalanarak burada bir Latin krallığı kuruldu. O güne kadar batıyı İslamın kılıcı olan Türklere karşı koruyan Bizans yerle bir olmuştu. Yerli Hıristiyanlar Haçlı dindaşlarına sevgi göstermek yerine nefret ettiler ve Türk idarecilere daha fazla sadakat göstermeye başladılar ki bu olay, Anadolu’nun Türkleşmesi sürecinde önemli bir dönüm noktası olmuştur.
İlk halifeler devrinden itibaren Hıristiyanlar, Müslümanların içerisinde çok saygın bir yere sahiptiler. Bu rahatlık sonucu Hıristiyanlar arasında iş adamı, bilim adamı ve sanat erbabı insanların sayısı hızla çoğalmıştı. Batıdan gelen Haçlı barbarları bu ilişkileri tümüyle bozdu. Günümüzde bile halen devam eden “dinsel çatışmaları” başlattılar.
A History of the Crusades: Volume 1, The First Crusade and the Foundation of the Kingdom of Jerusalem (Cambridge University Press 1951)