Kralın uçkuru için kurulan kilise
Hıristiyanlıkta bugün bile geçerli olan bir uygulama vardır. O da Papanın kişiyi veya kişileri “Tanrı adına” bağışlaması veya afaroz (din dışı) etmesidir. Bağışlama ve afaroz yetkisi kilise papazlarında da vardır. Kişi her türlü haltı yedikten sonra gelip papaz efendiye yaptıklarını “itiraf” eder ve bir miktar para bağışlarsa günahları affolur, hayatına kaldığı yerden devam eder. Bu kiliseler için oldukça büyük bir gelir kapısıdır.
Orta çağda papaların metresleri, gayri meşru çocukları oluyordu. “İmam yellenirse cemaat koyuverir” meseline uygun olarak ahali de rahat durmuyordu. Dolayısıyla bağışlanma kağıtları veren Vatikan’ın hazinesi dolup taşıyordu.
1503 yılında İspanyol Kralı Ferdinand, kız kardeşi Aragonlu Catherina’nın İngiliz prensi Henry Tudor ile evlenmesi için Papa II. Julius‘dan izin ister. Ancak ortada bir problem vardır; Catherina daha önce Henry’nin ölen ağabeyininin karısıdır. Zira Hıristiyanlıkta bir adamın, kardeşinin dul karısıyla evlenmesi yasaktır. Dolayısıyla izin verilmez. Ancak Papaya müttefiklik sözü verilip sandıklar dolusu altın mücevherat, kıymetli kumaşlar gönderilince Papa bir bağışlama belgesi imzalamayı kabul eder. Böylece İngiltere’nin gelecekteki kralı Henry Tudor iki yıl sonra kendinden beş buçuk yaş büyük Aragon’lu Catherina ile evlenmiş olur.
İspanya, Vatikan hatta İngiltere’nin kendisi önceleri bu evliliği çok ta ciddiye almıyorlardı. Ama Henry, düğünden iki ay önce İngiltere kralı olarak taç giyince dikkatler bu evlilik üzerinde toplandı. Avrupa ülkeleri dostluk tazelemek için hediyeler gönderirken Papa tarafından da “İnancın Savunucusu” olarak ilan edildi.
Başlangıçta her şey yolunda görünüyordu. Henry hayata dört elle bağlıydı, sanata ve spora düşkündü. Catherina ise tutkulu bir aşkla kocasını destekliyordu. Ama küçük (!) bir problem vardı. Kadıncağız 1518’e kadar altı kez hamile kalmış ve üç kız, üç erkek doğurmasına rağmen bir kızı hariç bütün çocukları ölmüştü. Bu kızın adı Mary idi. Tahtını devredebileceği bir oğlunun olmaması Henry’nin hoşuna gitmemişti. Ayrıca kendinden beş yaş büyük olan, hem de altı doğumdan sonra iyice çökmüş görünen bir kadınla evli olmak da onu sıkmaya başlamıştı.
İşlerin eskisi gibi gitmediğini anlayan Catherina inzivaya çekilir, kendini iyice dine verir. Henry de rahat durmayıp İngiltere tahtına bir vâris doğuracak kadın aramaya başlar. Kolaylıkla da bulur ki bu hatun, sarayda görevli Anne Boleyn‘dir. Anne, zamanına göre alışılmadık derecede eğitimli ve entelektüel biridir.
Henry, bu kadını “bir meleğin ruhuna sahip, tahta yakışan bir genç hanım” olarak tanımlar. Bunlar Anne’ı metres yapmak için söylenen sözlerdir. Çünkü Henry hala Catherina ile evlidir ve Katolikliğe göre de asla boşanamazlar. Anne, kralın metreslerinden biri olmayı asla kabul etmez.
Henry bunu sorun etmez. Kafasında farklı planları vardır. Biri olmazsa diğerini uygulayacaktır. Önce, “Papaya yüklü bir bağışta bulunursam evliliği iptal eder” diye düşünür. Danışmanlarından Kardinal Wolsey‘i yeni papa VI. Clement’e gönderir. Talep reddedilir. Bunun üzerine Kardinal, bir önceki Papanın yanlış yaptığını, Henry’nin Catherina ile olan evliliğinin dinen geçersiz olduğunu ileri sürer. Papa Clement yine reddeder. Çünkü “evet” derse Vatikan üç büyük problemle karşılaşacaktır. İlki Papalık mevkii zarar görecektir. Çünkü hıristiyan inancına göre Papalar asla hata yapmazlar. İkincisi, bu boşanmayı emsal gören katolik ahali karılarını boşamak için sıraya gireceklerdir. Üçüncüsü ise Catherina’nın baba tarafı olan İspanyolları kızdıracaktır ki Katolik İspanyollar Papalığın en büyük silahlı destekçisidir. O yıllarda denizlerin en büyük donanmaları onlardadır. İspanyolları kızdırırsa hiç bir ingiliz sandalla bile denize açılamayacaktır.
Zaman kaybının kendi aleyhine dönmesinden korkan Henry, Roma ile bağını kopartarak yeni bir mezhep (Anglikan Kilisesi) kurar. Kendisini kilisenin başı ilan eder, Catherina’yı boşar, sonra Anne ile evlenir. Dahası Katolik manastırlarına el koyar. Her bir manastırdan öylesine yüklü altın ve kıymetli eşya kaldırır ki hazine bayram eder.
Vatikan küplere biner; Papa Clement coşkulu bir şekilde Henry’yi afaroz eder, İspanyollar teessüf eder vs. Bunlar amacına ulaşan Henry’nin umurunda bile değildir. Devleti vardır, bir de kilisesi olmuştur ama istediğine yine kavuşamaz; üç buçuk yıl evli kaldığı yeni eş kendisine sadece bir kız evlat doğurabilmiştir.
Anne Boleyn, Catherine gibi şanslı değildir. Henry bunu boşamaz, öldürmeye karar verir. Ancak bunun için öyle bir bahane bulmalıdır ki halk kendisine bir şey diyemesin. 24 saati hizmetçileriyle birlikte geçen, hayatı gözönünde olan zavallı kadını zina, ensest ilişki, büyücülük ve vatan hainliği ile suçlar. Ortada bir “delil” yoktur. Varsın olmasın İngiliz mahkemesi için hem kral hem de kilisenin başı olan Henry’nin sözünden daha kuvvetli delil mi vardır?.. İlk celsede kraliçeyi ölüme mahkum ederler.
Anne Boleyn 19 Mayıs 1536’da idam edilir. Ancak kraliçe olduğu için balta ile değil kılıçla keserler başını…
Henry’nin bir sonraki durağı Jane Seymour‘dur. Anne’ın idamının hemen ertesi günü nişanlanır, on gün sonra da evlenir.
12 Ekim 1537’de Jane, gelecekteki VI. Edward olan Prensi doğurursa da hijyenden habersiz saray doktor ve ebeleri yüzünden enfeksiyon kapar, on gün sonra ölür.
Henry bir erkek çocuk sahibi olduğu için üzülmez, kaldığı yerden devam eder.
49 yaşına basan Henry, dördüncü evliliğini Cleves Dükünün 25 yaşındaki kız kardeşi Clevesli Anne ile yapar. Ancak resmini görüp beğendiği kadıncağızı karşısında görünce hoşlanmaz, evliliği iptal eder. “Dünya ahiret bacımsın” diye yüklüce bir maaş, bir malikane ve bir de şato tahsis eder. Henry’nin eski karılarına bakarsak ucuz atlatmıştır.
Henry 20 gün sonra 28 Temmuz 1540 tarihinde bir başka evliliğe yelken açar. Yeni karısı Catherine Howard’dır. Kadın aynı zamanda Henry’nin ikinci eşi ve ahlaksızlık ithamıyla idam ettirdiği Anne Boleyn’in kuzenidir.
Görünüşe göre Henry yeni kraliçesinden çok memnundur. Ancak bu kadıncağızın da saraylı Thomas Culpeper ile kırıştırdığı ortaya atılır. Sonuç şaşırtıcı değildir. Evlilikten birbuçuk yıl sonra her ikisi de kafaları kesilerek öldürülür.
Henry son evliliğini Temmuz 1543’te zengin dul Catherine Parr ile yapsa da bırakın yaşamaya, ölmeye bile mecali kalmamıştır. Hormon bozukluğu ve sağlıksız beslenme yüzünden aşırı şişmanlamıştır. 28 Ocak 1547 yılında öldüğünde şu cümlelerle anılır: “Sekizinci Henry, Tanrı’nın Rahmeti, İngiltere ve Fransa Kralı, İnancın Savunucusu, İrlanda’nın Efendisi ve Anglikan kilisesinin başı…”
Bu arada ilave edelim ki, sayıları bugün tam olarak bilinmeyen metreslerle de yaşamıştır. İçlerinde sadece Elizabeth Blount’tan bir erkek çocuğu olmuştur.
KAYNAKLAR
History’s Monsters: 101 Villains from Vlad the Impaler to Adolf Hitler, Simon Sebag Montefiore, Metro Books, 2008
The Renaissance at War, Thomas Arnold, Cassell & Co. London-2001
Reform and Reformation: England, 1509–1558, Geoffrey Rudolph Elton, Harvard University Press, 1977
Six Wives: The Queens of Henry VIII, David Starkey, Harper Perennial, NY-2004
The Six Wives of Henry VIII, Alison Weir, Grove Press, NY-1991