Oğlanlar
Bazı deyim ve kelimelerin tarih içinde kazandıkları anlamlar birbirlerine zıt olabiliyor. Mesela Osmanlıdaki Kapı oğlanları, İç oğlanları gibi ünvanlara bakarak sarayda gayri ahlaki kurumlar olduğu yazılıp çizilmiştir.
Bu hizmet sınıfları oluştururken oğlan kelimesi, “ergenlik yaşını geçmiş sakal ve bıyığı yeni oluşan” yaş grubunu anlatıyordu.
Kelimenin geçirdiği tarihi süreci şöyle özetleyebiliriz:
Oğlan kelimesi Göktürklerde hiç evlenmemiş, “bakire genç kız” manasına da gelirdi.
1300’lü yıllarda Erzurumlu Mustafa Darir tarafından telif edilen Mevlid-i Şerif’te de Muhammed Aleyhisselam’ın annesinin evliliği anlatılırken “hiç evlenmemiş kız” anlamında kullanılmıştır.
İran’da Farsça kaleme alınan Kabusname’de, şehzadelere yapılan nasihatlerde bakire kızlarla evlenmeleri tavsiye ediliyordu. Kitabın 15.yy’da Mercimek Ahmet tarafından yapılan Türkçe tercümesinde “bakire kız” karşılığında oğlan kelimesi kullanılmıştı.
Kelime zaman içerisinde “genç kadın” anlamında kullanılır olmuştur. Çelebi Sultan Mehmed‘e ithaf olunan Türkçe Tıb Kitabı Müntehab‘ın altıncı faslında “Yüklü (hamile) ve emzüklü oğlan” anlatılır.
Polonya ordusunda İkinci Dünya Savaşı’na kadar Dragoon, Hüzar (hussar) ve uğlan denilen askeri sınıflar vardı. Lehler “ulan” derlerdi. “Uhlan” da denilen oğlanlar, Alman mızraklı süvari askerine denirdi. Bu adı Türk ve Tatar dilinden almışlardır ki, “genç adam, genç savaşçı” anlamlarına da gelir.
Osmanlıda kullanılan “İç oğlanı, Kapı oğlanı” vs deyimler, istihdam edilen belli yaş grupları için sarfedilmiştir.
Bugün ise “ergenlik çağına ulaşmamış (bâliğ olmamış) küçük erkek çocuklar” için kullanılmaktadır.
Aynı manada günümüz Kazakistan’ında da kullanılmaktadır. Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in girişimiyle kurulan “Çocuk ve Gençlik Örgütü” Zhas Ulan adını taşımaktadır.
…
Dil oğlanları
Yabancı elçilerle ilişkilerde tercümanlık yapan gençlerdir. Bunlar, dillerini geliştirmek için dragoman denen yabancı veya gayri müslim çevirmenlere de yamaklık ederlerdi. Fransızlar bu gençler için dil oğlanı anlamında “jeunes de langue” derlerdi. Bu gençler hem batı ve hem de doğu dillerine edebi eserler verecek kadar hakim olurlardı.
Acemi oğlanları
Devşirilmek üzere yabancı ülkelerden seçilen hıristiyan çocuklara verilen isimdir. Bunlar Türk örf ve adetleriyle müslümanlığı öğrenmek üzere Anadoluda Türk ailelere teslim edilirlerdi. Bir iki sene sonra devlet görevlerinde istihdam edilirlerdi. İçlerinden en kabiliyetli olanlar saraya alınırlardı.
İç oğlanları
Acemi oğlanları arasından en kabiliyetli, zeki, güzel ahlaklı ve sağlam karakterli olanları Topkapı sarayına alınmadan önce At meydanı Sarayı olarak ta bilinen İbrahim Paşa Sarayı’nda toplanırlardı. Buraya İç oğlanları Ocağı denirdi. Bugün yerinde Türk İslam Eserleri Müzesi vardır.
Hiz oğlanları
Hîz, farsça atılan, sıçrayan, artistik hareketler yapan kişi anlamına gelmektedir. Canbaz esnafının gençleri için “hîz oğlanları” denirdi.
At oğlanları
Atların bakımı ile uğraşanlara verilen isimdir. Sultan Murad Han’ın Bağdat seferinde uğruluk yapan eşkiyalara verdikleri baskın anlatılırken, bunların zahire temin etmek için köylere musallat olanlarından “at oğlanları” diye bahsedilmiştir.
KAYNAKLAR
Müntehab, Abdülkahir, Yayına hazırlayan Mes’ud Koman, İstanbul-1949
IV. Sultan Murad’ın Revan ve Tebriz Seferi Ruznamesi, Yunus Zeyrek, Ankara-1999
Cavalry: Its History, Management, and Uses in War, Jean Roemer, Forgotten Books-2017
The Polish Army 1939-45, Steven Zaloga, Osprey Publishing, Oxford-1983
Geçmişe Mazi Derler, Ahmet Sarbay, İstanbul – 2003