Kestirme yoldan infaz

Paylaşın:

1810 yılı yazında güzelce bir kadın, öğleden sonra Eminönü Yemiş İskelesi‘nden Kandilli‘ye gitmek üzere, iki çifte bir Bostancı kayığına biner. Kadına karşı niyetleri bozulan iki kayıkçı, kaş göz işaretiyle anlaşıp kayığı akıntıya bırakıp açılırlar. Kandilli istikametinden saparak Marmara Denizi’ne saparlar.

Kadıncağız bir müddet sonra onların niyetini anlar, telaş ve heyecanla yalvarmaya sonra feryada başlar. Fakat adamlar bıçaklarını çekerek; “Eğer bağırırsan seni öldürürüz, cesedini de denize atarız” diye tehdit edince zavallının korkudan sesi soluğu kesilir. Zorbalar onu kıç tarafa geçirerek üstünü yaygıyla örterler. Sonra Kumkapı açıklarına doğru yollanırlar.

Bir ara yanlarından çifte bir kayık geçer. Bostancıların tedirgin hali geçenlerin şüphesini çeker. Biraz daha dikkat edince yaygının altındaki kadını farkederler ve fahişe zannederek el koymak isterler. İki taraf arasında silahlı boğuşma başlar. Bu sırada kadın, bulunduğu yerden avazı çıktığı kadar bağırır:

“İmdat!.. Ben namuslu bir kadınım. Bu zalimler beni Yemiş iskelesinden alıp zorla buraya getirdiler Allah için meded!..”

Kavga Kumkapı iskelesinden de duyulmuştur. Derhal zaptiyeye haber verilir. Bir kaç kayıkla yetişen görevliler ırz düşmanlarını yakalayıp sahile çıkarırlar. Kendilerine sağlam bir dayak çekildikten sonra tutuklarlar. Bu arada vakit geçirmeden Sekbanbaşı Ağa’ya da haber duyurulur. Ağa hemen mahallesinden tahkikat yaptırınca kadının namuslu olduğu anlaşılarak serbest bırakılır. Kadına el koymak isteyen ikinci kayıktakiler tekrar falakaya çekilirler. İki bostancı ise zindana atılarak idam edilirler.

NOT: Bostancılar, Osmanlı Devleti’nde Yeniçeri Ocağı’na mensup güvenlik elemanıdırlar. Bulundukları bölgenin asayiş ve inzibatından sorumlu olurlardı. Yakın korumalık ta yapan bu elemanlar hem sağ hem de sol ellerini kullananlar arasından seçilirdi. Başçavuşları (komutanları) Bostancıbaşı doğrudan padişaha bağlıydı.

Olur böyle vakalar, Ahmet Sarbay

Paylaşın:

Sevebilirsin...