İşbirlikçi hain çan
Şimdi nakledeceğimiz olay trajedi içinde kara mizah içermektedir. Daha doğrusu günümüz insanına komik gelen bir olay 1400’lü yıllar Avrupasında yaşayan insanlar için sıradan bir vakaydı.
Keşiş Girolamo Savanarola (ö. 1498), aykırı fikirlerinden dolayı Papalığın emriyle Floransa’da San Marco’ya sürülür. Burada verdiği etkili vaazlarla halkı peşinden sürükler ve yönetimi ele geçirir.
Vatikan, burnunun dibindeki bu gelişmeden çok rahatsız olur. Rönesans ile kazanılan bütün bilimsel değerlere karşı çıkmakla suçlanır.
Oysa adamın bütün suçu Papalıkça meşru görülen ahlaksız şiirleri, resimleri, erkek erkeğe öpüşmeleri, cinsel ahlaksızlıkları, kumar oyunlarını, lüks kıyafet ve mücevher kullanılmasını, geleneksel bayram ve festivalleri yasaklamaktı.
Son vukuatı, sevenleriyle birlikte 1497’de bastığı bir festivaldi. Oyun masaları, kumar kartları, karnaval maskeleri, aynalar, süs eşyaları, çıplak heykeller ve ahlaksızlığın özendirildiği kitap ve resimleri tarumar etti.
8 Nisan 1498 Pazar gecesi, Borgia ailesinden ünlü Papa VI. Alexander (ö. 1503)’ın emriyle bir grup çete elemanı Keşiş’in kaldığı manastırı gizlice kuşattı. Tam içeri gireceklerinde “La Piagnola” adı verilen çan acı acı çalmaya başladı. Çete her türlü planı bırakıp alelacele içeri girdiklerinde Savanarola’nın sıvıştığı anlaşıldı. Çanı kimin çaldığı bir türlü anlaşılamayınca suç çanın üzerine kaldı. “İşbirlikçi çan” tutuklandı.
Savanarola çok geçmeden yakalandı. Yanında en ateşli takipçileri Keşiş Dominico ve Keşiş Salvestro da vardı. Hızla yargılandılar. 23 Mayıs sabahı işkenceler altında dayanamayıp can verdiler. Ölü bedenleri şehir meydanında yakıldı.
Asıl şenlik bu vahşetten sonra başlıyordu.
San Marco’nun işbirlikçi çanı mahkemeye celbedildi. Yerinden sökülmesi, indirilmesi ve mahkemeye getirilmesi meşakkatli olacağından gıyabında yargılandı. Çan bütün suçlamalar karşısında sessiz kaldı. Onun bu suskunluğundan suçu kabul ettiği anlaşıldı.
Floransa Yüksek Mahkemesi, 29 Haziran 1498’de yapılan duruşmada çanın cezalandırılmasına karar verdi. Aslında suçunun karşılığı yakılmaktı. Metal çanı meydanda yakmaları çok zordu. Üstelik Rönesans döneminin ünlü heykeltraşlarından Donatello (ö. 1466) ve Michellozzo (ö. 1472)’nun müşterek eseriydi. Yakmaya kıyamadılar asmaya karar verdiler.
Ertesi gün çanı indirip eşeklerin arkasına bağlayıp şehri dolaştırdılar. Bu sırada peşi sıra giden bir cellat sürekli çanı kırbaçlıyor, ardı sıra giden mahkeme görevlisi çanın işlediği büyük günahı avazı çıktığı kadar halka duyuruyordu.
Cezalandırma bu kadarla kalmadı. Arno Nehri’nin kuzeyindeki San Marco’dan, güneyindeki San Salvatore al Monte kilisesinin kulesine götürüp astılar. 11 yıl burada kaldıktan sonra eski yerine iade edildi.
Çan 1908 yılında San Marco Müzesi’ne kaldırıldı. Günümüzde sergilenmeye devam etmektedir.
Ve bir soru; “Hayvanlara işkence yaparak idam edenler, cansız eşyaları bile cezalandıranlar, insanlara neler yapmaz?..”
Tarihin Cemaziyel Evveli, Ahmet Sarbay, Kitapita, İstanbul-2020