Hanım Sultan Veto Ederse…
Haçlı seferlerini inceleyenler bilir. Hani birincisinde tam bir milyonluk sürüyle Kudüs’e doğru akan ve Anadolu’dan geçene kadar 900 bin mensubunu kaybeden seferler. Aşağı yukarı on asır öncesi… Bugün batı müzelerinde sergilenen bekaret kemeri o zamanlar keşfedilmiş. Haçlı seferlerine katılmak için yola çıkan erkekler, geride bıraktıkları eşlerinin, kızlarının, kızkardeşlerinin namuslarından emin olabilmek için bekaret kemerini takıp anahtarını yanlarına almışlar.
Konumuz bu değil elbette. Konumuz, batıda kadına verilen değer ve ona duyulan saygının nasıl bir seviyede seyredişi. Bekaret kemeri anahtarını ceplerinde taşıyan bu haçlıları, daha ilk karşılaşmada toza bulayan I. Kılıçarslan döneminde Türk kadınının durumu nasıldı acaba?..
Tarihi karıştırdığımızda onun her Cuma siyaset meydanı kurduğunu, halkı dinleyip problemlerini ilk ağızdan öğrenip hallettiğini görüyoruz. Vatandaş esnaftan mı şikayetçi veya bir erkek karısının dırdırından mı bizar, soluğu bu meydanda alırmış. Sultan dertlerini dinler, durumlarına göre oracıkta karar verir veya işi mahkemelere havale edermiş.
Şimdi lütfen dikkat buyurun; karar verirken yanında kim var biliyor musunuz?.. Hanımı var… Sultan erkek olduğu için ona açıkça dert yanamayan kadınlar, dertlerini hanım sultana açıyorlar. Hanım sultanla erkek sultan kafa kafaya verip çözüm buluyorlar. Bu, göstermelik bir uygulama değil. Hanım Sultan bir konuda “I-ıh” dedi mi olayın mecrası değişiyor.
On asır önceki kadın haklarında batı ve doğunun durumu böyle, varın kıyaslamayı siz yapın.
Bu satırları niye yazdık? Anlı şanlı bir tarihçimiz bir TV kanalında; “Batı, hukukta dev adımlarla ilerlerken biz, hukukun olmadığı zorbalık ve karanlık bir çağda yaşıyorduk” diye ferman buyurmuşlardı da onun için ettik bunca lafı…
Geçmişe Mazi Derler, Ahmet Sarbay, İstanbul-2003